OBSESYON...
Deneysel spiritizmin en olumsuz tarafını, yani insan için esaret teşkil edebilecek OBSESYONU iyi bir şekilde anlatmadan diğer konulara geçmek doğru değildir. Bu konularda kendilerini ilerletmek isteyen insanlar varsa önce obsesyon durumunu obsesif durumun nasıl olduğunu nasıl müsait zemin aradığını, hangi zeminlerde daha kuvvetli ve rahat bir şekilde geliştiğini bilmeleri gerekir. Her işin bir tehlikesi vardır. İşte medyumluğun da bir meslek haline getirmiş veya getirmeye çalışacak olanlar varsa bunu insanlığın gelişmesi için gerekli bilgileri insanlara aktarma vazifesini üzerine almış olanlarında bu tarzda tehlikelere maruz kalmaları söz konusudur. Bu bir caicaptır, bunun da önüne geçmek için bu hususta iyice bilgilenmek lazımdır.
Bilgilendikten sonra otomatik bir şekilde varlık kendini muhafaza eder. Hiçbir tehlike söz konusu değildir artık.
İrtibatta olan ruh, eksi durumları gayet sinsi ve kurnazca bir araştırma ile anladıktan sonra kendini has fikirlerini kabul ettirmeye başlar. Bu varlık celsedekilerin kutsal inançları yönünden de hücuma geçmişse bunlara hemen hemen evet demekten başka çare yoktur. Öyle bir duruma gelirler ki her şeye evet demeye, bu varlığın ihtiras ve nefsaniyetinin uşaklığını yapmaya başlarlar. Birçok celseler artık bu tehlikeli duruma girme durumunu gösterdiği zaman onları uyarmak gerekir fakat ne var ki gene müşahede ettiğimize göre, o gruplar kesinlikle böyle bir duruma düştüklerini kabul etmiyorlar ve gelip yardım da istemiyorlar. Acayip bir gurur ve inangaçlığa kapılıyorlar. Oturup daha evvel elde edilmiş olan ve tahkiki yapılmış bilgilerle, manasız ve abes sözlerle yavaş yavaş bağlanmış oldukları o bilgileri karşılaştırmak gibi bir durumu dahi ele almıyorlar. Her şeyi en son elde etmiş oldukları bilgiyle uydurmaya çalışıyorlar.
Bu da obsedör varlığın belirgin özelliklerinden bir tanesi oluyor. Özelikle dini tasavvufi ve şimdi artık epey de moda oldu, birçok yerlerde görüyoruz bunları, kozmik seviyeli kisvelere bürünerek bizlere acayip, tuhaf saçma sapan şeyler söylemeye kabul ettirmeye çalışan varlıklarla da karşılaşıyoruz. Düşük seviyede olan bedensiz varlıkların obsesyon eyleminden beklentileri vardır. Temelde kendi ihtirasları ve nefsaniyetleri yönünde tatmin edemedikleri taraflarını insanlar üzerinde yapacakları uygulama ile tatmin ederler. Hâlbuki gelişmiş bir varlığın böyle beşeri tatminlerle ilgisi yoktur. O bu safhayı çoktan aşmış, onun bütün endişesi üzerine almış olduğu vazifeyi yerine getirmektedir. Bilgi vermekten ibarettir. İnsanların dünyasal hiçbir hayatına karışmaz, hatta bu hususta yol bile göstermez, onlar sizin meselenizdir der bırakırlar.Hakimiyeti kurmaya çalışan bu varlıkların nerelere kadar gidebileceği meselesi çok uzundur., öyle ki bazı medyumlarda intihar etmek meyline kadar getirebilirler , bazıları da başkalarını imana yani kendi inandığı fikirlere davet etmeye başlar, peygamber olduğunu ilan eder ve bir çok şeylerde yapabilir.
Ruhçulukta obsesyonun oluşmasını hazırlayan ve ilerleten başlıca koşullar;
A- Psişik hallerle ilgili olanlar:
1- Hipnoz
2- İbadet veya meditasyon, konsantrasyon, izolman gibi birtakım mistik deneyimler sırasında kişinin kendisini çevreden yalıtması.
3- Üzüntü, sevinç gibi heyecan hallerinde aşırılık ve bu heyecanlara kapılarak kendini kaybetmek
4- Dalgınlık ve aşırı yorgunluk.
5- Hastalık komaları
B- Karakter özellikleriyle ilgili olanlar:
1- Bilgisizlik
a- Obsesyon hakkında bilimsel yazıları okumamaktan kaynaklanan bilgisizlik.
b- Ruhsal irtibat seansında bedensiz varlıkça verilen bilgilerin kontrolüne ve eleştirilmesine olanak veren bilgilerden yoksun olma.
c- Obsedör tarafından kullanılabilecek manevi (din, tasavvuf vs.) konulardaki bilgisizlik.
2- Kişinin akıl ve muhakeme yeteneklerini gerektiği gibi kullanamaması.
3- Temiz, saf kimselerin obsedör tarafından kullanılabilecek din, kutsallık duyguları, mistik eğilimleri ve karşısındakini yüceltme eğilimi.
4- İnangaçlık. Muhakeme etmeden akla her gelene veya her söylenilene inanmak.
5- Bağnaz (dogmatik) ve sabit fikirli olmak.
6- Cesaretsizlik. Obsedöre karşı gelecek cesareti gösterememe, her şeyine boyun eğme.
C- Ruhsal irtibat seansıyla ilgili olanlar:
1- Medyumun bilgi, görgü ve deneyim eksikliği.
2- Operatörün bilgi, görgü ve deneyim eksikliği.
Obsesyon olayının oluşması için bir bedensiz varlığın olması şart değildir. Yani insanlar arasında da oluşabilir. Obsedör varlıklar bedenlendiklerinde de saf, temiz insanları kandırarak çevrelerine bir sürü mürit toplarlar. Bu duruma örnek gösterilebilecek sayısız tarikat ve benzeri oluşumlar mevcuttur.
Obsedörlerin Taktikleri
Obsedörler avlarını ele geçirmek için her yola başvururlar ve çeşitli taktikler kullanırlar. Bu taktiklerden bazıları şöyle açıklanır:
Kendilerini iyi, güzel, erdemli, bilgin gibi göstermeye çalışırlar. Avlarının huylarına göre ifadeler kullanarak telkinlerde bulunurlar. Laf kalabalığı yaparak ve her bilim dalından yalan yanlış söz ederek kendilerini bilgili, deneyimli, uzman olarak kabul ettirmeye çalışırlar. Yüksek sırlardan söz ediyormuş gibi poz yaparak birçok mucizevi olay (levitasyon, fantom, doğrudan ses vb. gibi metapsişik fenomenler) meydana getireceğini vaat ederler. Bilinmeyen veya gelecekteki bazı olayları bildirerek avlarının güvenini kazanmaya çalışırlar. Sorularla sıkıştırıldıklarında daha sonra yanıtlayacaklarını ya da yanıtların bilinmesinin soran için hayırlı olmayacağını söyler veya bu tür kaçamak yollara başvururlar. Karşılarındakileri bilgisizlikle nitelendirerek, her söylediğini rahatlıkla empoze etmeye çalışırlar. Din, tasavvuf, mistisizm ve kutsallıkla ilgili konulara yapışarak, kendilerine çeşitli payeler biçerler (örneğin geçmiş reenkarnasyonunda ünlü veya önemli biri olduğunu bildirme).
Obsedörlerin Karakterleri
Obsedörlerin genel nitelikleri ise şunlardır:
Bağnazlık: Görüşlerini değiştirmekten nefret ederler, görüşlerini, inanç sistemlerini sarsacak herhangi bir düşünceye dayanamazlar, böyle düşüncelerden son derece ürkerler. Bu kararlı halleri de kimi deneyimsiz insanlar üzerinde daha etkili olmalarına neden olur.
Sevkedicilik: Herkesi kendi yollarına sürükleme ve kendilerini diğerlerine bir lider gibi gösterme hırsları vardır. Bu amaç uğrunda, öğüt, rica, maddi veya manevi çıkar vaatlerinde bulunur, çevrelerindekilere manevi payeler dağıtırlar, ısrar ederler ve gerekirse tehdit gibi her yola başvururlar.
Hükmedicilik: Hükmetme, yönetme, emretme ve kendini üstün gösterme özellikleri vardır.
Kurbanı bilgi kaynaklarından uzaklaştırıcılık: Kurbanlarını, uyanmalarını sağlayabilecek her türlü bilgi, fikir ve yayınlardan uzak tutmaya çaba gösterirler. Bunun için bu tür bilgi, fikir ve yayınların değersiz, hatta onlara zararlı olduklarını telkin ederler. Böylece, çevrelerinden yalıttıkları, kendi âlemine çekilen obsede ya da obsedeler üzerindeki hâkimiyetleri artar. Çünkü obsede, artık yalnızca obsedöründen aldıklarını doğru ve mutlak hakikat olarak kabul etmeye başlayacaktır.
Eleştiriden kaçmak: Eleştiriye hiç dayanamazlar. Çünkü kurdukları sistemi sarsabilecek bir öğedir. Eleştiri kavramını kurbanları olan obsedelerde de yok etmek isterler ve bunun için insanın akıl, muhakeme, düşünme, yaratıcı imajinasyon yeteneklerini köreltmeye, yok etmeye büyük çaba gösterirler. Kimi obsedörler bu amaçla müritlerine “ben sizleri hakikatlere akıl yolu ile değil, kalp yolu ile ulaştıracağım, akıl yolu şeytani, kalp yolu rahmanidir” türünden fikirler telkin ederler.
Bilgilerinin sınırlı ve belirli oluşu: Obsedörlerin bilgilerinin çok eksik ve sınırlı olmalarına karşılık, bu küçük bilgilerine sıkı sıkıya bağlı olmaları, yapışmaları deneyimsiz kişilerin gözünde o bilgilerin abartılmasını sağlar. Eleştiri de söz konusu olmayınca obsedörün her saçmalaması eleştirilmemesi gereken büyük hakikatler ve hikmetler olarak kabul edilir. Oysa hakikati gören deneyimli bir kimse o varlığın tüm sözlerini bir araya toplasa, orada herkesin bulup söyleyebileceği basit bir iki fikrin veya dünyada belirli formüllere saplanıp kalmış bazı tarikat talimatının yüzlerce kez tekrarından başka bir değer bulamayacaktır.
Araştırmacı sorulardan kaçıcılık:Kişi obsedörün söylediklerinden biraz daha fazla hakikati öğrenmek ister ve söylediklerini biraz kurcalamaya kalkıştığı takdirde, söylediklerinin altında çelişkilerin, garip fikirlerin, anlamsız, hatta tehlikeli telkinlerin bulunduğunu görebilecektir. Obsedör varlıklar böyle sorularla, yani kurcalayıcı, çelişkileri ortaya koyucu sorularla karşılaştıklarında şaşırır, kızar, hatta tehditlerde bulunabilirler. Sonunda müritlerine bu tür sorular sormayı, daha ilerisini araştırmayı men edebilirler.
Kaynaklar:
Ergün Arıkdal
Jim Jones